KÜTÜPHANE |
EKONOMI-POLITIK
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
SERMAYE VE ARTI-DEĞER
KAPİTALİST DÜZENDE ÜCRET
4- SERMAYE VE BİLEŞTİRENLERİ
Üretimin Toplumsal İlişkisi Olarak Sermaye
Burjuva iktisatçılar, ilkel
insanın taşından ve sopasından başlayarak, her iş aletine sermaye
adını verirler.
Gerçekte, üretim araçları, kendi
kendilerine, sermaye değildir; onlar, her toplumun varoluşunun
kaçınılmaz koşuludur, ve üretim araçlarının, sınıflar karşısında
durumları farksızdır. Üretim araçları, ancak kapitalistlerin özel
mülkiyetlerinde bulundukları ve, işçi sınıfını sömürmek için
kullanıldıkları zaman, sermaye olurlar. Sermaye, ne bir para yığını,
ne de üretim aracıdır, ama sermaye, toplumun başlıca üretici gücü
olan işçi sınıfı, geçim araçları ve üretim araçlarından yoksun
bırakılırken, ve bu yüzden de, kendi emek-gücünü kapitalistlere
satmaya ve kapitalist sömürünün boyunduruğunda kalmaya zorlanırken,
aletlerin ve üretim araçlarının ve bunlarla birlikte başlıca geçim
araçlarının
[sayfa 81] kapitalist sınıfın mülkiyetinde bulunduğu,
tarihsel olarak belirlenmiş toplumsal bir üretim ilişkisidir. Başka
bir deyişle sermaye, ücretli işçilerin sömürülmesi yolu ile
artı-değer sağlayan bir değerdir.
Sermayenin içyüzünü va kapitalist
sömürünün mekanizmasını daha iyi anlatmak için, sermayenin değişen
sermaye ve değişmeyen sermaye olarak bölünmesine önemle işaret
edelim. Bu bölünme, artı-değerin nereden geldiğinin bilinmesi
sorununda bize açıklık getirecektir.
Değişmeyen Sermaye ve Değişen Sermaye
Kapitalist, üretime koyulurken, sermayenin
bir bölümünü bina yapımına, makineler, hammadde, yardımcı maddeler ve yakıt
alımına harcar. Üretim araçlarında maddeleşen bu sermayenin büyüklüğü,
üretim süreci içinde değişmez. Bu büyüklük, üretim araçları kullanıldıkça,
üretilen metalara aktarılır. Böylece, hammaddelerin, yardımcı maddelerin ve
yakıtın değeri, her işlemde, tamamıyla yeni ürüne aktarılmış olur. Makine
ele alındığı takdirde, örneğin bir makine, her yıl değerinin %10'unu yeni
ürüne aktararak, 10 yıl hizmet görmüş olsun. Bu takdirde, her yıl kendi
değerinin %10'unu yeni ürüne aktarmış olacaktır. Üretim araçları (makineler,
makine-aletler, hammaddeler, vb.) satın almak için harcanan ve üretim süreci
içinde büyüklüğünü değiştirmeyen sermaye bölümü
değişmeyen sermaye (capital constant) adını alır. Değişmeyen
sermayeyi, "s" harfi ile gösteriyoruz.
Üretim araçlarının dışında, kapitalist,
sermayenin diğer bölümü ile de emek-gücü satın alır. Üretim süreci sonunda;
kapitalist, işçiler tarafından üretilen yeni bir değerin sahibi olur. Bu
yeni değer, kapitalistin ücret şeklinde ödediği emek-gücü değerinin üstünde
değerdir. Emek-gücü satın almak için harcanan ve üretim süreci içinde
işçiler tarafından yaratılan artı-değeri takiben artan bu bölüm,
değişen sermaye (capital variable) adını alır. Değişen
sermayeyi "d" harfiyle gösteriyoruz.
[sayfa 82]
Sermayenin, değişen ve değişmeyen sermaye olarak bölünüşünü ortaya koyarken
Marx, artı-değeri yaratan sermayenin yalnızca değişen sermaye olduğu gizini
de günışığına çıkarmıştır.
Burjuva iktisatçılar, sermayenin, değişen
sermaye ve değişmeyen sermaye olarak bölünmesini kabul etmiyorlar. Onlar,
kapitalizmi savunurken, onun sömürücü niteliğini düşünmek bile istemiyorlar.
Yalnızca kapitalistlerin ticari hesapları içinde kalarak, bu bölünmeyi
sabit sermaye ve döner sermaye olarak kabul ediyorlar.
Sermayenin bu şekilde bölünmesi, üretim mekanizmasını görmeye elverişlidir,
ama kapitalist sömürüyü gizler.
Sabit Sermaye ve Döner Sermaye
Üretime bağlanmış olan sermaye, kendi değerini ürünlere bir defada ya da parça
parça aktarmış olmasına göre, sabit ve döner sermaye olmak üzere ayrılmıştır.
Kendi değerini, kullandıkça, parça parça
ürünlere aktaran sermaye bölümüne (binalar, makineler, makine-araçları)
sabit sermaye denir. Hammaddelere, emek-gücüne, yardımcı maddelere,
yakıta vb. harcanmış olan ve bir üretim çevrimi (cycle) boyunca metaların
satılmasıyla, para şeklinde, yeniden tam olarak kapitaliste dönen sermaye
bölümüne,
döner sermaye denir. Sermayenin, sabit ve döner sermaye olarak
bölünmesi, emek-gücü ile üretim araçları arasındaki başlıca farkı tamamıyla
bulandırır. Burada emek-gücü, üretim araçlarının bir başka bölümüne, tamamıyla
karşıt olan hammaddelerle, yakıtla, yardımcı malzemelerle aynı kefeye konulur.
Bu bölünme, artı-değerin biricik yaratıcısı olarak emek-gücünün özel rolünü
gizler ve kapitalist sömürünün özünü maskeler.
Sermaye bölünmesinin iki biçimi şu
şekilde açıklanabilir:
[sayfa 83]
Sömürü süreci içindeki rolüne göre sermayenin bölünmesi: |
|
Devrine göre sermeyenin bölünmesi |
Değişmeyen sermaye |
{ |
(Fabrika binaları ve eklentileri, araç ve
gereçler, makineler)
|
} |
Sabit sermeye |
(Hammaddeler, yakıt, yardımcı malzemeler) |
} |
Döner Sermaye |
Değişen sermaye: |
{ |
(Ücretler) |
Artı-Değerin Kitlesi ve Oranı
Artı-değerin mutlak olduğu kadar
nispi bir büyüklüğü de vardır. Artı-değerin mutlak büyüklüğüne
artı-değer kitlesi adı verilmiştir. Bu, sömürü derecesine ve
sömürülen işçilerin sayısına bağlıdır. Artı-değerin nispi
büyüklüğüne gelince, bu,
artı-değer oranı ile ya da sömürü derecesiyle ifade edilir.
Sermayenin bölünmesini değişmeyen sermaye
ve değişen sermaye olarak saptarken, Marx, yalnız kapitalist
sömürünün niteliğini açığa çıkarmakla kalmadı, sömürü derecesinin
evrim şeklini de gösterdi.
Değişmeyen sermaye (s) artı-değer
yaratmaz. O halde artı-değer oranını belirlerken, değişmeyen
sermayeyi hesaba katmamak gerekir. Artı-değeri, değişen sermaye (d)
yaratır. Bu nedenle, artı-değerin nispi büyüklüğünü belirlemek için,
yalnızca artı-değerin değişen sermayeye oranını almak gerekir.
Emek-gücünün sömürü derecesinin tam ifadesi olan artı-değer oranını
ancak o zaman elde edebiliriz. Artı-değer oranı (a'), şu
denklem ile ifade edilir.
a'=a/d x %100
İşte bir örnek. Varsayalım ki,
kapitalist, metaların üretimi için (dolar olarak),
100.000s+20.000d=120.000 tutarını yatırmış olsun. Üretilen metaların
satış tutarı da 140.000 dolar olsun. Burada artı-değer olarak
kapitalistin aldığı, 20.000 dolardır.
Artı-değer oranı şu olacaktır:
a'=a/d x %100=20.000/20.000 x %100=%100
Bu örnek, burada, işçi emeğinin gerekli-emek
ve artı-emek olarak iki eşit kısma bölündüğünü gösterir. Yani işçi,
günün yarısında kendisi için ve diğer yarısında da, bedava olarak,
kapitalist için çalışmış olur. Artı-emek, gerekli-emeğe oranla
büyüdükçe, sömürme derecesi de yükselir.
Kapitalizm geliştikçe, artı-değer oranı
artar. Birleşik Devletler'de resmi rakamlara dayanılarak hesap
edilen, maden ve transformasyon sanayilerinde, artı-değer oranı
1889'da %145; 1919'da %165; 1929'da %210; 1939'da %220; 1947'de
%260'a yakın; 1955'te (transformasyon sanayiinde) %306,3'tür.
Kapitalist rejimde işçi sınıfının sömürü
derecesini yükseltme nasıl olur?
|