ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
SERMAYE VE ARTI-DEĞER KAPİTALİST DÜZENDE ÜCRET
2- PARANIN SERMAYEYE DÖNÜŞMESİ
Sermayenin Genel Formülü
Paranın kendisi, sermaye değildir.
Bildiğimiz gibi, kapitalizmin doğuşundan çok önce de para vardı. Para, meta
üretiminin ancak belirli bir aşamasında sermayeye dönüştü. Kapitalizmden
önce M--P--M (meta-para-meta) formülü ile ifade edilebilen meta dolaşımı,
yani başka bir meta almak için bir meta satma şeklinde dolaşım vardı.
Sermayenin hareketi şu formül ile gösterildi: P--M--P (para-meta-para), yani
satmak için satın almak.
M--P--M formülü, basit meta üretiminin
ayırıcı özelliğidir. Burada bir meta, para aracılığı ile başka bir meta
karşılığı değişilmiştir. Para, değişime sermaye olarak değil yalnızca aracı
olarak katılır. Meta değişiminin amacı açıktır. Örneğin, kunduracı, yaptığı
kunduraları ekmek alabilmek için satar. Bir kullanım-değerinin, başka bir
kullanım-değeri karşılığında değişimi para aracılığıyla olur.
P--M-*P formülünün niteliği büsbütün
başkadır. Bu durumda para, bir hareket noktasıdır. Paradan, satmak için
satınalma aracı olarak yararlanılır. Yani para, sermaye sıfatıyla görev
yapıyor demektir. Kapitalist, parayla, şu ya da bu metaı yeniden paraya
çevirmek üzere satın alır. Burada hareket ve amaç noktaları birbirine
uygundur: başlangıçta kapitalistin parası vardı ve sonunda gene kendisine
para kalmıştır.
Ama kapitaliste, bu hareketin sonunda,
işe başladığı andaki kadar para kalsaydı, sermayenin hareketi anlamsız
olurdu. Sermayenin varlığının bütün anlamı, dolaşım sonunda, başlangıçta
sahip olduğu paradan daha fazla bir paraya sahip olmasındadır. Her
kapitalistin bütün çabasının son amacı,
kar elde etmektir. Bu nedenle, kapitalist düzende
[sayfa 72] parasal hareketi, Marx,
sermayenin genel formülü dediği şu formülle ifade eder: P--M--P üzeri
1; burada P üzeri 1 başlangıçtaki paradan herhangi bir fazlalığı da içerir.
Başlangıçtaki tutara göre bu artı, ya da fazlalığa Marx,
artı-değer adını vermiştir. Artı-değeri "a" harfi ile
simgeliyoruz.
Metaların dolaşımında, paradan,
kapitalistler, aracı olmak bakımından değil, bir kazanç ve zenginleşme aracı
olarak yararlanmışlardır. Kapitalizmde, paranın bu hareketi sınırsız hale
gelir ve para kendi hareket süreci içinde, kendini artırma yetisi kazanır.
Kendiliğinden büyüyen değer, ya da
artı-değeri yaratan değer, sermaye adını alır.
Sermaye nasıl büyür? Dolaşım alanında,
alım-satımda büyüyebilir mi? Sorunu böyle ele almak yanlıştır. Çünkü
alım-satım işlemleri (yani dolaşım alanında), eşdeğerlerin değişimi, aynı
büyüklükteki değerlerin değişimi rol oynar. O takdirde, bütün satıcılar,
kendi metalarını, değerlerinden fazla bir fiyata satabilseler, diyelim ki;
bu fazlalık %10 olsa, alıcı olarak, kendileri de satıcıya %10 bir fazla
ödemek zorundadırlar. Böylece meta sahipleri, satıcı olarak kazandıkları
kadarını, alıcı olarak kaybederler. Oysa, bütün kapitalist sınıf, kendisine
ait sermayeyi artırır.
Kapitalist, bütün metaları kendi
değerlerine alıp kendi değerlerine satarsa, artı-değeri nasıl sağlar?
Sermayenin formülünde, iki öğe temsil
edilir: para ve meta. Bundan dolayı, değerin çoğalması, ancak metada ya da
parada olacak bir değişikliğin sonucu ortaya çıkabilir. Ama bilindiği gibi,
para, kendi kendine değerini değiştiremez ve kendiliğinden çoğalamaz. Bunun
içindir ki, değerin çoğalmasının kaynağı, metada aranmalıdır.
Paranın sermayeye dönüşmesi için
kapitalist, pazarda, satış sonunda, fiilen sahip olduğu değerin üstünde bir
değer yaratan bir meta bulmalıdır. Kapitalist böyle bir metaı pazarda
bulmuştur: bu, emek-gücüdür.
[sayfa 73]
Meta Olarak Emek-Gücü, Değeri
ve Kullanım-Değeri
Emek-gücü, insanın, maddi malları
üretirken istediği gibi yararlandığı ve kullandığı maddi ve manevi yetilerin
tümüdür. Her toplumda, emek-gücü, üretimin gerekli bir öğesidir. Ama ancak
kapitalizmde meta haline gelir, yani bu dönemde emekçiler, üretim ve geçim
araçlarından yoksundur. Bu koşullarda emekçilerin yapabildikleri tek şey,
emekgüçlerini pazara sunmaktır.
Her meta gibi, emek-gücünün de, gerçekten
bir değeri ve bir de kullanım-değeri olmalıdır. Emek-gücünün değeri, öbür
metalarda olduğu gibi, kendi kendinin yeniden üretimi için toplumsal bakımdan
gerekli emek-zamanıyla belirlenir. Emek-gücü, insanın çalışma yetisidir.
Emek-gücü, sahibi yaşadığı sürece vardır. Oysa, işçinin yaşamını sürdürebilmek
için, belli bir miktar geçim aracı gereklidir. Bundan dolayı, emek-gücünün
değeri, işçinin yaşayabilmesi için gerekli olan araçların değeri ile belirlenir.
Her ülkede, işçi için gerekli geçim
araçlarının niteliği ve niceliği, birçok etkenlere bağlıdır: ekonomik gelişme
düzeyi, işçi sınıfının ortaya çıktığı tarihsel çevre, işçi sınıfının kendi
çıkarı uğruna yürüttüğü savaşım süresi ve bu savaşımın sonuçları.
Emek-gücünün değeri, işçi sınıfının --belirli
bir ülkede ve belirli bir dönemde, tarihin akışı içinde oluşmuş olan-- toplumsal
ve kültürel gereksinmelerinin karşılanması için gerekli nesnelerin değerini de
içerir. Marx, bu durumu şöyle belirtir. "Bu nedenle: diğer metalarda olduğunun
tersine, emek-gücü değerinin belirlenmesine, tarihsel ve manevi bir öğe de girer."
(Marks, Kapital, Birinci Cilt, s. 187.)
Emek-gücünün bütünlüğünü, işçi ailesi
sağlar. Bunun içindir ki, emek-gücü değeri, işçi ailesi üyelerinin geçim
araçları değerini de içermelidir.
Ensonu, insanın, şu ya da bu mesleği
öğrenmesi için de bir zaman gereklidir. Vasıflı bir emek-gücü yaratmak için,
[sayfa 74] işçinin çıraklık devresi giderlerinin göze
alınması gerekir. Eğitim ve öğretim giderleri de emek-gücü değerine katılır. O
halde
emek-gücü değeri, belirli bir ülkede, işçi ve ailesinin maddi,
toplumsal ve kültürel gereksinmelerinin giderilmesinde ve işçinin nitelik
kazanmasında gerekli geçim araçlarının değeri tarafından belirlenir.
Emek-gücünün para olarak ifade edilen değeri, emek-gücünün fiyatıdır.
Kapitalizmde, emek-gücünün değeri ücret ile ifade edilir.
Meta olarak, emek-gücünün, çalışma
sırasında, işçinin emek-gücü değerinden daha büyük bir değeri yaratma şeklinde,
işçinin yeteneğine dayanan bir de kullanım-değeri vardır. Kapitalisti
ilgilendiren de emek-gücünün bu -artı-değer yaratma- yetisidir.
Şimdi artı-değerin nasıl yaratıldığını ve
emek-gücünün tüketimi süreci içinde kapitalisti nasıl zenginleştirdiğini görelim.