KÜTÜPHANE | EKONOMI-POLITIK

2. META VE EMEK">

KÜTÜPHANE | EKONOMI-POLITIK

2. META VE EMEK, METALARIN YARATICISI
     
Metaın Kullanım-Değeri ve Değer

     

      Meta, her şeyden önce, insanın herhangi bir gereksinmesini gideren şeydir; ikincisi, kişisel tüketim için üretilen bir şey değil, satış için, değişim amacıyla üretilen bir şeydir.
      Bir nesneyi kendi tüketimi için üreten insan, ancak bir ürün üretmiş olur; meta üretmiş sayılmaz. Bir ürünün meta olması için, onun herhangi bir toplumsal gereksinmeyi karşılaması gerekir, yani toplurnun diğer üyelerinin bir gereksinmesini karşılamalıdır.
      Metaın incelenmesi, birbirine sıkı sıkıya bağlı iki yönü, iki özelliği açığa çıkarır: kullanım-değeri ve [değişim-ç.] değeri. [sayfa 46]
      Metaın, insanın şu ya da bu gereksinmesini karşılama özelliğine, metaın kullanım-değeri denir. Bu gereksinme, pek değişik niteliğe bürünebilir. Meta, birinci derecede gerekli bir nesne olabilir, emek gibi, elbise, ayakkabı gibi. Lüks bir nesne de olabilir, pahalı cinsten şarap, elmas vb. gibi. Bir üretim aracı da olabilir, makineler, kömür, demir vb. gibi.
      Bir nesnenin, sadece bir tek kullanım-değeri olmayabilir; birçok kullanım-değeri de olabilir. Örneğin, maden kömürü, yakıt olarak kullanıldığı gjbi, kimyasal ürünler yapımı için hammadde olarak da kullanılabilir.
      Şu ya da bu kullanım-değerinin bulunması, yani hizmete sunulan birşeyin insana yararlılığı, üretici güçlerin gelişmesi sonucu, toplumun evrim akışı içinde meydana gelir. Örneğin, insan taşkömürünü tanıyor, varlığını uzun zamandan beri biliyordu, ama onun yakıt olarak kullanılması, nispeten kısa bir süre önce başlar. Bilim ve tekniğin gelişmesi, taşkömürünün yeni özelliklerinin gün ışığına çıkarılmasına da olanak sağladı, çağımızda taşkömürü kimya sanayiinin de temelini teşkil etmektedir.
      Meta üretimi rejiminde, farklı kullanım-değerleri, belirli nicel bir oranda, sürekli olarak, değişilirler. Örneğin, bir balta, 20 kilo tahıl karşılığında değişilir. Kullanım-değerinin bir başka kullanım-değeriyle değişildiği yerde bu nicel oran, metaın değişim-değerini oluşturur. Değişim-değerini incelerken, iki soru ortaya çıkar: (1) Farklı nitelikteki metaları, kendi aralarında eşit kılan neden nedir? (2) Niçin, farklı metalar, belirli bir miktarda, belirli bir oranda, kendi aralarında eşit hale gelmişlerdir? Birbirinden farklı, birbirine benzemeyen metalar, değişimde birbirleriyle kıyaslanınca, bazı ortak yanları bulunduğu anlaşılır.
      Daha o zaman Aristoteles, ne eşitlik olmaksızın değişim, ne de ortak ölçü birliği olmaksızın eşitlik olmayacağına dikkati çekmişti.
      Aşağıdaki özellikler, bütün metalarda, bir dereceye kadar bulunabilen niteliklerdir: metaların yararlılığı, arz ve talep konusu olmaya elverişliliği, metaın azlığı ve emek. [sayfa 47]
      Metaın bu özelliklerden hangisi değerini belirler?
      İlk bakışta, değeri, gerçekte, metaın yararlılığı belirler gibi gelir. Gerçekte, bir şey ne kadar yararlı olursa, o kadar gerekli olur ve değeri de o oranda artar. Bununla birlikte, gerçek, değer kaynağının her zaman yararlılık olmadığını gösteriyor. Çoğu zaman, en yararlı şeyler, kırk para bile etmez (örneğin, hava) ya da önemsiz bir fiyat biçilir (örneğin, su). Tersine, insana yararları pek az olan nesneler (örneğin, elmas) bazan çok pahalı olur. Gerçekte, eğer ürünlerin fiyatı, onların yararlılığından gelseydi, ekmek ve su, elmas kadar pahalı olurdu ya da tersi olabilirdi. Bunun içindir ki, yararlılık ve kullanım-değeri, değerin bir koşuludur, değerin kaynağı değildir. Her ne kadar kullanım-değeri olmaksızın bir değere sahip olunamazsa da, kullanım-değeri olduğu halde tamamıyla değersiz olması da mümkündür (örneğin havanın büyük bir kullanım-değeri vardır, ama hiç bir değeri yoktur).
      Arz ve talep,
değerin büyüklüğünü belirleyebilir mi? İlk bakışta, evet denebilir. Bilindiği gibi, bir metaya talep arttıkça, o metaın fiyatı yükselir, ve tersine, bir metaın arzı arttıkça, yani bir meta pazara yığıldıkça, o metaın fiyatı da düşer.
      Ama konuya daha yakından bakılınca, açıkça görülür ki, metaların değeri, ne arza ve ne de talebe bağlıdır. Örnek olarak, şeker ile tuzu alalım. Bu iki meta, arz ve talep yasasının aynı ölçüde etkisindedir. Ama bu metalara karşı, talep, arz ile eşdeğerde olsa, bir kilo şekerin değeri, bir kilo tuzun değerinden, kıyaslanamayacak kadar daha yüksek olur. Bundan dolayıdır ki, arz ve talebin, burada bir rolü yoktur. Şurası da bir gerçek ki, arz ve talebin metaların fiyatları üzerinde etkisi olmadığı söylenemez. Ama onlar değerin büyüklüğünü belirlemez, meta, değerin dışında, pazarda beliren fiyatın büyüme oranını belirler. Bir metaya karşı talep arttığı ve arz azaldığı zaman, pazar fiyatı, metaın değeri üstünde yükselme gösterir ve tersine, arz talebi aşarsa, fiyatlar değerin altına düşer. Ancak, talep arza eşit olduğu zaman, pazar fiyatı değere uygun olur. Ama kapitalist meta üretimi gözönünde tutulursa, [sayfa 48] böyle bir durum hemen hemen hiç bir zaman kendini göstermez. Bundan dolayıdır ki, arz ve talep metaın değerini belirlemez.
      Bir metaın azlığı, o metaın. değerini belirleyebilir mi? Birçok örnek, böyle bir sonuçun doğru olduğu sanısını verebilir. Örneğin, altını, elması ve buğdayı alalım. Altın ve elmas az bulunur ve daha pahalıdır. Buğday ise çok daha fazladır, çok daha ucuzdur; üstelik insanlar yaşamak için ona çok fazla gereksinme duyarlar. Ama bu, azlığın, değeri artıracağı anlamına gelmez. Örneğin, kurak geçen bir yılda, insanlar, sabırsızlıkla yağmur bekler; o zaman yağmur isteği sınırsızdır. Bununla birlikte, yağmurun yağmayışına ve yararlılığına, yağmura karşı duyulan büyük gereksinmeye karşın, yağmur para olarak ifade edilebilecek bir değere sahip değildir.
      Gene anlaşılıyor ki, ne yararlılık, ne arz, ne talep ve ne de azlık, değerin nedeni değildir. Bununla birlikte, metaların bir başka ortak özelliği vardır ki, bu, ne onların yararlılığına ve ne de onların azlığına bağlıdır. Metalardaki bu ortak özellik, hepsinin emek ürünü olmasıdır. Sadece emek, temel gerçeği, ya da Marx'ın deyişiyle, değerin maddi özünü oluşturur. Herhangi bir metaı üretmek için gereken emek arttıkça, metaın değeri de artar ve daha pahalı olur. Altın, kömürden daha pahalıdır. Çünkü alını araştırıp bulmak, temizleyip saf hale getirmek için gereken emek, aynı miktar kömürü çıkartmak için gereken emekten çok daha fazladır.
      Bütün metalar, insan emeğinin sonucudur. Her metada belli miktarda bir emek maddeleştiği için, metalar kendi aralarında kıyaslanabilirler. Metaların değerlere dönüştürülmesi, emeğin ürünü olmalarındandır.
      Değer
, meta içinde maddeleşen toplumsal emektir. Maddeleşme deyimi, meta içersinde billurlaşan, içerilmiş emeği gösterir ki, bu emek, kendisini içeren şeyin, metaın şeklini almıştır. Metaların değişiminde nicel ilişkiler, bu nicel ilişkiler içinde değişilmiş olan meta oranları, değerin ortaya çıkış biçimini meydana getirirler; bu nicel ilişkiler, değişilen metalara harcanan emek miktarı ile metaların aynı değerlere sahip olduklarını gösterir.
      Metanın değeri, toplumsal bir kategoridir, görülmez, ama metaların her değişiminde bir meta, başka bir meta ile kıyaslandığı zaman kendini gösterir. Bunun içindir ki, Lenin [sayfa 49] şöyle der: "Değer, iki kişi arasında bir ilişkidir ... şeylerin dış görünüşleri altında gizlenmiş bir ilişkidir." (V. Lénine, Œuvres, Paris-Moscou, c. 21, s. 55.)
      Kullanım-değeri her zaman var oldu ve var olacaktır. Bununla birlikte, [değişim -ç.]-değeri olarak ele alınan meta, toplum gelişmesinin belli bir aşamasında meta üretimi ve değişimin doğuşuyla ortaya çıkmıştır. Meta üretiminin ortadan kalkması, metanın [değişim -ç.]-değerinin de ortadan kalkması olacaktır. [Değişim-ç.]-değerinin toplumsal ve tarihi kategori oluşu bundan dolayıdır, yani toplumsal evrimin belli bir aşamasında vardır.
      Her ne kadar meta, iki görünüşün (kullanım-değeri ve değer) birliği ise de, bu, çelişkili bir birliktir. Bu durum nasıl açıklanır?
      Kullanım-değeri olarak metalar nitel bakımdan farklıdırlar (buğday, bez, demir vb.); değer olarak metalar, nitel bakımdan birbirinin,aynıdir (hepsi insan emeğinin ürünüdürler).
      Kullanım-değeri olarak metalar tüketime ayrılır, değer olarak metalar satışa ayrılır.
      Burada meta üreticisini ilgilendiren (kullanım-değeri değil), değerdir, ama metanın değer olarak gerçekleştirilebilmesi için, onun bir kullanım-değeri olmalıdır, yani meta talep edilen bir nesne olmalıdır.
      Metanın kullanım-değeri hisssedilebilir, oysa, metaın değeri hissedilemez. Bunlar, metaın kullanım-değeri ile [değişim - ç.]-değeri arasındaki çelişkilerdir.
      O halde metada iki nitelik bulunduğunu saptıyoruz: meta, kullanım-değeriyle [değişim-ç.]-değerinin birliğidir.
      Metanın ikili niteliği nasıl açıklanır?
     

Somut Emek ve Soyut Emek      

      Metaın bu niteliği, metayı yaratmış olan emeğin ikili niteliğinden gelir. Meta içinde üreticinin maddeleşen emeği, bir yandan somut emek görünüşünde, bir yandan da soyut emek görünüşünde kendini gösterir.
      Belirli amaçla, akla-uygun yararlı bir şekilde harcanmış [sayfa 50] olan emek somut emektir. İnsan "genel olarak" çalışmış olmaz. Kunduracının işi, çiftçinin işi, madencinin işi, vb. gibi [belirli -ç.] bir iş yaptığı zaman çalışmış sayılır.
      İşin farklı şekilleri, nitelikleri, meslek yöntemleri, aletleri, yararlanılan unsurları ve nihayet sonuçları, yani ürünlerin kullanım-değerleri bakımından birbirlerinden ayrılırlar. Somut emek, metanın kullanım-değerini yaratır.
      Ama, işin farklı şekilleri yakından gözlendiğinde ortak bir çizgi bulunur ki, bu da, genel olarak insan emeğinin harcanmış olmasıdır. Yani kasların, beynin, sinir ve benzeri unsurların harcanması. Somut şeklinden bağımsız emek, genellikle insana özgü işgücünün harcanması olarak ele alınan emek, soyut emektir. Metanın [değişim -ç]-değerini, soyut emek yaratır.
      Kullanım-değerinin yaratıcısı somut emek, her zaman varoldu ve her zaman varolacaktır. Meta üretimi rejiminde varolduğu gibi, meta üretimi olmadığı zaman da varolur. Soyut emek ise, ancak meta üretimine bağlıdır. Somut emeğin farklı şekilleri kadar, soyut emek de, genel olarak, farklı şekillere sokulabilir. Bu, meta üretiminin varolmasından, ürünün satış için üretilmiş olmasından ileri gelir. Örneğin, üretici, bir çift bot yaparak pazara götürmüş olsun. Pazarda bunları nasıl değişebilecek? Diyelim ki, bu değişim buğday karşılığında olsun. Kullanım-değerleri bakımından bu ürünler, birbirleriyle kıyaslanamazlar. O halde bunlar, ancak [içerdikleri -ç.] emek miktarına göre birbirleriyle kıyaslanabilecektir. Eğer kunduracı bu bir çift botu 100 kilo buğday karşılığında değiştirse, bu bir çift bot için harcanan soyut emek miktarı, 100 kilo buğday için harcanan soyut emek miktarının aynıdır demektir. Eğer kunduracı, bu botları böyle bir değişim için değil, kendi ailesi için yapsaydı, botlarda maddeleşen soyut emek miktarını belirtmeye hiç gerek olmayacaktı. Meta üretiminin ortadan kalkmasıyla, emeğin soyut türü, yani soyut emek de ortadan kalkacaktır.
      Meta üretiminde, somut emekle soyut emek arasında, uzlaşmaz karşıt bir çelişki vardır, ki bu çelişki, özel emek ile toplumsal emek arasında olan bir çelişki olarak kendini gösterir. [sayfa 51]
     

Özel Emek ve Toplumsal Emek

    

      Meta üretimi koşulları içinde, her üretici, belirli bir rneta tamamlar. İş, toplumda bölünmüştür, işin toplumsal bölünmesi arttıkça, üretim dalları çoğalır ve üreticileri birbirine bağlayan bağlar genişleyip kuvvetlendikçe, kendi aralarında birbirlerine karşı bağımlılıkları da genişlemiş olur. Hemen hemen bütün nesnelerin yapımına, farklı mesleklerden onlarca ve yüzlerce insan katılır. Bu demektir ki, her üreticinin emeği, toplumsal emeğin bir parçasını oluşturur, toplumsal bir niteliğe bürünür.
      Ama üretim araçlarının özel mülkiyetinin hüküm sürdüğü bir toplumda, üreticiler, kendi işlemlerini ayrı ayrı yönetirler, aralarında birlik yoktur. Bundan dolayıdır ki, esas olarak toplumsal bir emek olan kendi işleri, özel emek olarak görünür. Böylece, emeğin toplumsal niteliği gizlenmiştir. Bu toplumsal nitelik, ancak pazarda değişim anında kendini gösterir. Üreticinin özel emeğinin, değişimde, metaların alım satımında, toplumda kaçınılmaz olan toplumsal emeğin bir parçası olduğu açıkça meydana çıkar.
      Üreticinin özel emeğinin, toplumsal bir niteliğe bürünmesiyle basit meta ekonomisinin başlıca çelişkisinin, yani özel emek ile toplumsal emek arasındaki çelişkinin doğrulandığı görülür. Bu çelişki, değişim anında ortaya çıkar. Üreticiler pazara geldikleri zaman, bazıları kendi metalarını satarlar, diğer bazıları satamazlar. İster talep yokluğundan olsun, ister metalarının çok pahalı bulunmasından olsun, metalarını satamazlar. Eğer, üretici, kendi ürettiği metayı paraya çeviremiyorsa, bu, üreticinin özel emeğinin, toplum tarafından kabul edilmemiş olmasındandır; üretici yıkıntıya uğrar, bu yıkıntılar yinelenirse, o mahvolur. Bundan dolayıdır ki, özel emek ile toplumsal emek arasındaki çelişki, bazılarını yıkıma ve diğer bazılarını da zenginleşmeye götürür.
     

Meta Değerinin Büyüklüğü

     

      Metanın değeri, emek tarafından yaratılmış olduğundan, [sayfa 52] değerin büyüklüğü, meta içersinde billurlaşan emek miktarıyla ölçülür. Ama üreticiler pek çoktur; bunlar, ürettikleri aynı cins metaların üretimi için birbirlerinden farklı miktarda harcamalarda bulunurlar. Bir metanın değerinin büyüklüğü de, her üreticinin gerçekten harcadığı emekle ölçülemez. Yoksa, aynı metaların değeri, aynı büyüklükte olmazdı. Gerçekte, değişimde, aynı cins metalar eşit bir değerdedirler. Metaların değerinin büyüklüğü, her üreticinin bireysel emek süresiyle belirlenmemiştir, belli bir metanın üretimi için toplumsal bakımdan gerekli-emek süresi ile belirlenmiştir.
      Toplumsal bakımdan
gerekli-emek süresi denince herhangi bir sanayi dalında, (teknik düzey bakımından, ustalık bakımından, emek yoğunluğu bakımından) ortalama toplumsal üretim koşulları içinde bir birim metanın üretimi için toplumsal gerekli-emek süresi anlaşılmalıdır. Genel kural olarak, toplumsal bakımdan gerekli-emek süresi, belli bir tip metalardan çoğunun imal edildiği üretim koşullarıyla belirlenir.
      Toplumsal bakımdan gerekli-emek süresi devamlı olarak değişir, ve dolayısıyla değer büyüklüğü de değişir. Bu değişiklik, emek verimliliğinin değişmesinden gelmektedir. Emek verimliliği bir birim emek süresinde yaratılan ürün miktarıyla belirlenir. Emek verimliliğinin yükseltilmesi denince, genel olarak, iş süreci içinde, üretim birimi başına, çalışma giderlerini azaltmayı da beraberinde getiren, bütünü ile bir değişim anlaşılır. Emek verimliliği büyüdükçe, yani belli bir zaman aralığında ürünlerin imali arttıkça, bir birim meta değerindeki büyüme azalır. Ve tersi de olur. İşte emek verimliliğiyle her birim metanın değerin azalmasındaki ters orantının nedeni budur.
      Eğer emek verimliliği artarsa, bir birim metanın değeri azalır. Ve bunun tersi de olabilir, eğer emek verimliliği azalırsa, bir birim metanın değeri artar.
      Üretkenlik ile emek yoğunluğunu ayırdetmek gerekir. Emek yoğunluğu, bir birim zaman içinde, emek olarak yapılan harcamayı belirler. Emek olarak yapılan harcama, belirli [sayfa 53] bir zaman içinde arttıkça, yaratılan ürün de artar; ama bir birim ürünün değeri değişmez, çünkü daha büyük bir emek miktarı, daha büyük bir ürün miktarı ile karşılanır.
      Meta değerinin büyüklüğü üzerine etki yapan, emeğin bileşikliğinin derecesidir. Bu bileşiklik derecesine göre, vasıflı ve vasıfsız emek olarak ayrılır. Herhangi bir özel yetişmesi olmayan işçinin emeği, basit (vasıfsız) bir emektir. Özel bir yetişmeyi gerektiren emek, bileşik (vasıflı) bir emektir. Bileşik emek, aynı birim zaman içinde, basit emekten daha büyük bir değer yaratır. Marx, bu konuda, bileşik emeğin, belirli bir güce, bir kudrete yükselmesi veya basit bir emeğin belli bir güce yükseltilmesi ya da çoğaltılması olarak ortaya çıktığını söyler.
      Özel mülkiyet üzerine kurulan meta üretiminde, emeğin farklı biçimleri, farklı vasıfta, farklı üretkenlikte emek, pazarda, meta olarak pazara konduğu zaman, metanın değeri biçiminde, biricik ölçüye, somut emeğe, kendiliğinden girer. Değer, üreticiler arasındaki üretim ilişkilerini, onların faaliyetlerinin değişimini belirler. Ama olayların (phénoménes) yüzeyinde bu ilişkiler, şeyler arasındaki ilişkiler olarak görünür.