6- KAPİTALİST REJİMDE ÜCRET
Ücret Nedir?
Daha yukarda, kapitalizmde, emek-gücünün bir meta olduğunu saptamıştık. Emek-gücünün para olarak ifade edilen,
emek-gücünün fiyatını temsil eden bir değeri vardır.
Burjuva bilginleri, kapitalist sömürüyü gizlemek için, ücretin, işçi emeğinin fiyatı olduğunu öne sürerler. Kapitalist fabrikada çalışan işçi, derler, çeşitli meta üretir ve emeğinin karşılığı olarak da emeğinin fiyatını, yani ücreti alır.
Ücretin emeğin karşılığı olarak görülmesi, işçinin, ücretini, ancak belli bir süre çalıştığı zaman almış olmasından dolayıdır. Üstelik, ücret, emek-zamanına (saat, gün, hafta) ya da imal edilen ürün miktarına göre saptanmıştır. Gerçekte ise, Marx'a göre, ücret, bir şekil değişikliğidir, yani meta olan emek-gücü fiyatı ya da değerinin gizlenmesi, maskelenmesidir.
Emek bir meta değildir, bundan dolayı da ne değeri vardır,
[sayfa 92] ne de fiyatı. Gerçekte, emek, satılabilmesi için, satışa çıkmadan önce varolmalıdır. Olmayan şey satılamaz. Örneğin kunduracı, çizmeleri pazara götürdüğü zaman, çizmeler gerçekte vardır ve bundan dolayı da satılabilirler. Ama işçi, kapitalist tarafından kiralandığı zaman, henüz hiçbir emek yoktur. Ancak çalışma yeteneği, emek-gücü vardır. İşte, işçinin kapitaliste sattığı da budur. Kapitalisti, satın aldığı ve bedelini parayla ödediği emek-gücü ilgilendirir; işçi, işçi olarak kapitalisti ilgilendirmez; onu, işçinin çalışma yeteneği, işçinin bir artı-değer yaratma yeteneği ilgilendirir.
Kapitalist toplumda, ücret, emeğin bedeli şeklinde araya girdiğinden, kaçınılmaz olarak, işçiye emeğinin eksiksiz olarak ödendiği izlenimini verir. İşçi ve ailesinin geçim araçlarının üretimi için altı saatlik bir toplumsal bakımdan gerekli-emek zamanına gereksinme olduğunu varsayalım. Eğer bu zamanın 1 saati 1 dolarla ifade edilirse, emek-gücünün değeri 6 dolara eşit olur. Kapitalist, emek-gücünün bütün değerini 6 dolarla karşılamıştır, ama işçiyi 12 saat çalıştırmıştır. Gerçekte, 1 saatlik emeğe, 50 sent ödenmiş oluyor. Ücret, kapitalist tarafından işgününün yarısının bedelinin ödendiği, öbür yarısının ödenmediği, olgusunu gizliyor. Ücretin, emek-zamanının gerekli emek-zamanı ve ek emek-zamanı, bedeli ödenen zaman ve bedeli ödenmeyen zaman olarak bölünmesinin bütün izlerini gözden saklaması, işte böyle oluyor. Ücret, ücretli işçinin tüm emeğinin karşılandığı görüntüsünü yaratır ve böylece de sömürüyü maskelemiş olur. Kapitalizmi daha önceki sömürücü toplumlardan en başta ayıran şey, işte budur.