ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
SERMAYE VE ARTI-DEĞER
KAPİTALİST DÜZENDE ÜCRET
5- İŞÇİ SINIFININ SÖMÜRÜ DERECESİNİ YÜKSELTMEK
İÇİN İKİ YOL
Mutlak Artı-Değer
İşçi sınıfinın sömürü derecesi,
kapitalist rejimde bir işgününün ikiye bölünmesinden çıkar: 1)
değeri emek-gücünün değerine eşit miktarda meta değeri üretimi için
gerekli-emek zamanı, ve 2) işçinin kapitalist için çalışıp
artı-değer yarattığı ek-emek zamanı.
5 saati gerekli-emek zamanı ve 5 saati de
ek-emek zamanını temsil eden 10 saatlik işgününü örnek olarak alalım.
İşte şeması:
5 saat |
5 saat |
gerekli-emek zamanı |
ek-emek zamanı |
Burada, artı-değer oranı eşittir:
a'=
a/
d=5 saat, ek-zaman/5 saat,
gerekli zaman x %100=%100
Gerekli-emek zamanı değişmiyor, işgününün
uzatılmasıyla ek-emek zamanı uzuyor. Bu durum, artı-değer oranının, işçinin
sömürü derecesinin yükselmesini gösterir. Varsayalım ki, işgünü 10 saatten 12
saate çıkmış olsun, ek-emek zamanı artık 5 saat değil, 7 saat olacaktır. Bu
durumda, artı-değer oranı eşittir:
7/5 x %100=%140
Marx, işgününün uzatılmasıyla elde edilen
artı-değere
mutlak artı-değer demiştir. Kapitalistin artı-değere karşı susuzluğu
sınırsız olduğundan, işgününü sonuna kadar uzatmaya uğraşır.
Kapitalist, işgününü ne kadar uzatabilir?
Eğer elden gelseydi, kapitalistler, işçiyi günde 24 saat çalıştırırlardı. Ama bu
elden gelmez, çünkü insan, günün bir kısmında da dinlenmek, uyumak, yemek
zorundadır. İşgünü salt fiziksel sınırlarla saptanır.
İşgününün fıziksel sınırları dışında
moral sınırları da vardır. İşçi, toplumun bir üyesidir. Kültürel ve toplumsal (kitap,
gazete okuma, sinema ve toplantılara gitme vb.) gereksinmelerini yerine getirmek
için ona da zaman gerek. Ama günün sınırları esnek olduğundan, kapitalist
düzende, işgünü 8, 10, 12, 14, 16 saat ve daha fazla olabilir.
Kapitalizmin başlangıç döneminde, işgünü,
devlet zoru ile, burjuvazi yararına, yasal yoldan uzatılırdı. Daha sonra,
üretimde tekniğin geliştirilmesi ve işsizliğin artmasıyla bu zorunluluk kayboldu.
Kapitaliste, ekonomik yolla, işçileri en son haddine
[sayfa 86] kadar çalışmaya zorlama olanağı verildi.
İşçi sınıfı, işgününün kısaltılması için
inatçı bir savaşıma girdi. Bu savaşım, ilkin İngiltere'de oldu. Savaşım,
özellikle Cenevre'deki İ'inci Enternasyonal ve Baltimore İşçi Kongrelerinden
sonra, 1886'da, şiddetlendi. Bu kongreler, 8 saatlik işgünü uğruna savaşım
sloganını ileri sürmüşlerdi. İşçi sınıfının savaşımı, kapitalist ülkelerin
çoğunda, işgününün yasal yoldan sınırlanması sonucunu verdi. İşgününü uzatma
olanağı kalmayınca, daima azami artı-değer elde etmek isteyen kapitalist, hangi
tertiplere girişir?
Nispi Artı-Değer
Artı-değeri artırmak için tutulan ikinci yol:
işgünü süresi aynı kaldığı halde, gerekli-emek zamanı kısaltılır, bunun sonucu
olarak da ek-emek zamanı artar. Bu, nasıl olur? Emek-gücü değerinin, işçinin
geçim araçlarının üretimi için gerekli-emek miktarı ile belirlenmiş olduğunu
anımsayalım. Eğer tüketim maddeleri üreten işkollarında emek üretkenliği
artarsa, tüketim nesnelerinin değeri düşecektir. Bu, emek-gücü değerinin
azalacağını ve bunu izleyerek de gerekli-emek zamanının kısalacağını gösterir.
Bunun karşısında bulunan bölümde de ek-emek zamanı artacaktır.
10 saatlik bir işgücünün, 5 saatinin
gerekli-emek zamanına ve 5 saatinin de ek-emek zamanına ayrıldığını varsayalım.
Ve bunu takiben de, gerekli-emek zamanının 5 saatten 3 saate inmesi sonucunu
sağlamak için, emek üretkenliğinin artmış olduğunu kabul edelim. O zaman,
ek-emek zamanı 5 saatten 7 saate çıkacaktır. Sömürü derecesi (ya da artı-değer
oranı) yükselecek, işgünü süresi ise değişmeyecektir.
Şema, şöyle olacaktır:
[sayfa 87]
5 saat |
5 saat |
ek-emek zamanı |
gerekli-emek zamanı |
Artı-değer oranı:
a'=5/5 x %100=% 100
3 saat |
7 saat |
gerekli-emek zamanı |
ek-emek zamanı |
3 saat (gerekli-emek zamanı)--7 saat (ek-emek
zamanı)
Artı-değer oranı:
a'=7/3 x %100=%233
Bu örnekte, artı-değer oranı, işgününün
mutlak uzatılması olgusuyla değil, gerekli-emek zamanı ile ek-emek zamanı
arasındaki oranın değişmesi nedeniyle, %100'den %233'e yükselmiştir.
Emek üretkenliğinin artması sonucu
gerekli-emek zamanının azalmasından ve, emek üretkenliğinin artması sayesinde,
buna tekabül eden ek-emek zamanının artmasından doğan artı-değere,
nispi artı-değer adı verilmiştir.
Bazı durumlarda kapitalistler, ek bir
artı-değer daha alırlar.
Ek Artı-Değer
Ek (ya da tamamlayıcı)
artı-değer, nispi artı-değerin bir türüdür. Her kapitalist, en
büyük karı sağlamaya çalışır. Bu amaçla, işletmesini yeniden donatır
ve böylece emek üretkenliğini yükseltmeye ve belirli bir işkolunda
üretilen metalar değerinin ortalama düzeyine oranla, kendi
metalarının bireysel değerini düşürmeye koyulur. Meta fiyatları,
pazarda, üretimin ortalama koşullarıyla belirlenmiş olduğundan,
kapitalist, alışılagelen artı-değer oranına göre, daha yüksek oranda
bir artı-değer alır.
Ek artı-değer, metaın toplumsal değeri
ile daha düşük olan bireysel değeri arasındaki farktır. Bu ek
artı-değeri belirleyen iki etken vardır: birinci etken, tek tek
işletme sahiplerinin daha büyük verim sağlayan yeni araçları ilk
olarak kendi işyerlerinde kullanarak ek artı-değer sağlamalarıdır.
[sayfa 88] İkinci etken ise, ek artı-değeri, şu ya da
bu kapitalistin sağlamasının kısa süreli bir görüngü oluşudur, çünkü
öteki işletmeler de ergeç bu yeni araçlarla donatılmış olacaklardır.
O zaman yeni araçlardan ilk yararlanan kapitalist, avantajlarını
kaybedecek ve ek artı-değerden sağlanan karlar kesilecektir. Bu
durum, bir işletmede kaybolduktan sonra, işletme sahibinin daha
yetkin bir aracı soktuğu bir başka işletmede ortaya çıkar.
Ek artı-değer, kapitalizmin gelişmesinde
önemli rol oynar; bu artı-değer yarışması, tekniği kendiliğinden
ilerletir. Ama yeni bir tekniği ve yeni imalat yöntemlerini
işletmesine sokan kapitalist, bunların başka işletmelerde
uygulanmasına engel olmak amacıyla, gizini saklamak ister. Bu da,
rekabetin hızlanmasına ve kapitalistler arasındaki çelişkilerin
keskinleşmesine neden olur. Şu işletmecinin yıkımı ve bu
işletmecinin zenginleşmesi buradan gelir.
Böylece, ek artı-değer sağlama yarışı,
bir yandan üretici güçleri gelişmeye götürürken, diğer yandan da
üretici güçlerin gelişmesini dizginler.