KÜTÜPHANE |
EKONOMI-POLITIK
YEDİNCİ BÖLÜM
EMPERYALİZMİN BAŞLICA EKONOMİK BELİRTİLERİ
1- ÜRETİMİN YOĞUNLAŞMASI VE TEKELLER
Üretimin Yoğunlaşması
Emperyalizmden önce, serbest rekabet
egemendi. Bu dönemde, bir tek ve aynı çeşit meta, herbiri, bu metaı mümkün
olduğu kadar elverişli şekilde satmak isteyen birçok kapitalist tarafından
üretiliyordu. Serbest rekabet, zayıfları yıkıma sürüklerken, en güçlüleri
zenginleştiriyor ve onların üretimini genişletiyordu. Engels'e göre, "rekabet,
modern burjuva toplumda, insanları birbirine saldırtan dörtbaşı mamur bir
savaşın ifadesidir". (Engels,
İngiltere'de İşçi Sınıfının Durumu, Editions Sociales, Paris 1961, s.
118.) Bazılarını çökerten, bazılarını da zenginleştiren serbest rekabetin
sonu, üretimin
yoğunlaşmasına, yani üretimin yüzlerce ve binlerce işçi çalıştıran en
büyük işletmelerde toplanmasına varır. Üretimin yoğunlaşması, gelişmesinin
belirli bir aşamasında, tekeli doğurur. Yoğunlaşma, emperyalist aşamada en
uç noktaya varır.
[sayfa 170] Örneğin,
Almanya'da 50 kişiden fazla insan çalıştıran işletmelerde, tüm işçi ve
memurların 1882'de %22'si, 1895'te %30'u, 1907'de %37'si, 1925'te %47,2'si,
1939'da %49,9'u toplanmış bulunuyordu. Batı Almanya'da, 1955'te, çalışan tüm
işçi ve memurların %87,1'i, bu nitelikteki işletmelerde toplanmıştır.
Birleşik Amerika'da, 1904'te, bir milyon dolar ve daha fazla sermayeli büyük
işletmeler, bütün işletmelerin %0,9'unu oluşturuyordu. Bu işletmeler, bütün
işçilerin %25,6'sını çalıştırıyor ve Amerikan sanayisinin toplam üretiminin
%38'ini sağlıyordu. 1939'da Birleşik Amerika'nın en büyük işletmeleri, ki
bunlar bütün işletmelerin %5,2'sini oluşturuyordu, işçilerin %55'ini
çalıştırıyor ve toplam sanayi üretiminin de %67,5'ini gerçekleştiriyorlardı.
1955'te 500 sanayi ortaklığı, sanayi üretiminin yarısına yakın bir kısmını
elinde tutuyor ve toplam kâr kitlesinin %68'ini elde ediyordu. Bunlar
arasında, bütün ortaklıkların %0,5'ini temsil eden 50 büyük ortaklık,
Birleşik Amerika transformasyon sanayisi üretiminin hemen hemen
dörtte-birini elinde topluyordu.
Bugün, Birleşik Amerika'nın en büyük 100
sanayi şirketi ile, diğer emperyalist ülkelerin en büyük 100 şirketi,
yaklaşık olarak kapitalist dünya üretiminin üçte-birini ellerinde
toplamışlardır.
Sermaye yoğunlaşmasına koşut olarak
sermayenin merkezileşmesi izlenir. Birçok sermayenin, bir tek sermaye olarak
kaynaşması sonucunda sermayenin çoğalmasına, sermayenin
merkezileşmesi adı verilir. Bu, anlaşma ile, hisse senetleriyle
kurulan şirketler yolu ile ve zorla, yani büyük sermayenin çetin rekabet
savaşımı sırasında küçük kapitalist işletmeleri yıkıp yutması ile olabilir.
Rekabet, her kapitalisti, ancak büyük
kapitalistlerin kabul ettiği ölçüde meta fiyatlarını düşürmeye zorlar. Küçük
işletmeler rekabete dayanamazlar. Ya yıkılıp giderler ya da büyük
kapitalistlerin ellerine geçerler. Bu süreç, kesintisiz devam eder.
Üretimin ve sermayenin yoğunlaşması ve
merkezileşmesi, muazzam işçi kitlesini de, büyük ve çok büyük işletmelerde
[sayfa 171] toplar. Bu durum, işçi sınıfının, sermayeye
karşı savaşımında, birleşmesini ve örgütlenmesini kolaylaştırır;
proletaryayı savaşkan, devrimci bir güç haline getirir. Üretimin ve
sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesinin sonu, emeğin şaşılacak derecede
toplumsallaşmasına, işçilerle kapitalistler arasındaki sınıf savaşımının
keskinleşmesine varır.
Tekel Şekilleri
Üretimin yoğunlaşması tekelle sonuçlanır.
Önemli bir sermayeye sahip olan en büyük işletmeler, rekabet savaşımında
birbirlerini yenmekte zorluk çekerler. Bu koşullar altında, büyük
kapitalistler için, sürüm alanlarını, hammadde kaynaklarını paylaşmak, tek
tek fiyatlar saptamak, vb. amacıyla bir anlaşmaya varma olanağı, hatta
zorunluluğu vardır.
Tekel, şu ya da bu metalardan en
büyük bir bölümünün üretimini ya da pazarını (çok kez birini ya da ötekini)
ellerinde toplayan kapitalistlerin anlaşma ya da gruplaşmalarıdır. Bu
gruplaşmaların şekilleri ne olursa olsun, hepsi de tek ve aynı amacı
güderler:
en fazla kârı elde etmek.
Tekelci gruplaşmalar, her şeyden önce,
özellikle üretimin hızlı bir tempoyla yoğunlaştığı ağır sanayi dallarında
ortaya çıkar. Bununla birlikte, tekeller, ağır sanayiden sonra diğer
sektörlere de uzanır.
Tekelci gruplaşmalar çok çeşitlidir.
Bunlar, önce, satış fiyatları üzerinde, kapitalistler arasındaki uzun süreli
anlaşmalara zemin hazırlayan kısa süreli anlaşmalardır.
Başlıca Tekel Şekilleri: |
Kartel |
Sendika |
Tröst |
Konsorsiyum |
Kartel, üyelerinin, sürüm
alanlarının paylaşılması, satış
[sayfa 172] fiyatları üzerinde anlaştığı kapitalist
gruplaşmasıdır; kartelin üyeleri, üretilecek meta miktarını saptarlar.
Kartele katılan işletmeler, ürün yapım ve satışlarında tamamen
bağımsızdırlar. Savaş-önceşi Almanyası ile günümüz Federal Almanyasında
geniş ölçüde uygulanan tekel şekli bu tip tekeldir.
Sendika, tekelci gruplaşmanın daha
yüksek bir aşamasıdır. Sendikaya bağlı işletmeler tamamıyla bağımsız üretim
yaparlar, ama ticari özerkliklerini kaybederler. Sendika üyelerinin
kendileri, hammaddeleri satın alamazlar ve ürünlerini satamazlar. Ama bu
işte, ortaklaşa ticari bir örgüt kurarlar. Bu tekel şekli, devrimden önce
Rusya'da geniş ölçüde uygulanırdı.
Tröst, bütün işletmelerin
mülkiyetinin ortak hale getirildiği ve hisse senedi sahiplerine dönüşen eski
maliklerin kendi hisse senetleri oranında kâr aldıkları bir tekel şeklidir.
Konsorsiyum, en büyük tröstleri ya
da farklı sanayi dallarındaki işletmeleri, bankaları, ticari firmaları,
taşıma ve sigorta kumpanyalarını, bir büyük kapitalistler grubu karşısında,
ortak bir mali bağımlılık temeli üzerinde biraraya getirir.
Tröst ve konsorsiyumlar, Birleşik
Amerika'da, İngiltere, Fransa, Japonya ve öteki ülkelerde çok geniş yayılma
gösterir.
Başlıca Kapitalist Ülkelerde Tekelci Birlikler
Emperyalist dönemde, tekeller, kapitalist
ülkeler ekonomisinde üstün bir yer tutarlar. Başta esas sanayi dalları olmak
üzere, taşımayı, ticareti, sigortaları, bankaları biraraya getirirler. Bazı
ülkelerden örnek verelim.
Birleşik Amerika'da, demir
sanayiinde 17 tekel egemendir. Bu tekeller, 1959'da, çelik üretim
potansiyelinin %94'ünü denetliyorlardı. Bu tekellerden ikisi, U.S. Steel
Corporation ile Bethlehem Steel Corporation, ülke çelik üretim
[sayfa 173] kapasitesinin %50'sini ellerinde tutuyordu.
İlk grubun 140 çelik fabrikası ve 180 yüksek fırını vardır. Demir filizi
rezervinin %70'e yakın bölümünü denetler ve özel demiryolu ulaşımına
sahiptir. Petrol sanayiinde en büyük tekel, Birleşik Amerika ve diğer
ülkeler petrol sanayiinde, egemenlik kurmuş 20 kumpanyayı içeren "Standard
Oil"dir.
ABD'de Herbirinin Aktifleri 10 Milyon Doları
Geçen Büyük Şirketlerin Payı (1956, %)
Toplam Şirketlerin: %1.5
Bütün Şirketlerin Kazancının: %80.8
Otomobil sanayiinde üç büyük tekel vardır:
General Motors, Ford, Chrysler. Bunlar, 1958'de Birleşik Amerika
otomobillerinin %93'ünü imal ediyorlardı. Bu üç tekel, aynı zamanda, silah
ve savaş malzemesi yapımında da önemli bir rol oynar. İkinci Dünya Savaşında
askeri taşıt araçlarının %100'ünü; uçak motorlarının %75'ini, zırhlı
araçların %40'ını, diğer top, tüfek, makineli tüfek ve benzerlerinin de
%30'unu yapmışlardır.
İki tekel, General Electric ve
Westinghouse Electric Corporation, elektronik sanayiinde başlıca üretim
kapasitelerini ellerinde tutarlar. Kimya sanayiinde, patlayıcı maddelerde,
boğucu gazlarda, plastik maddelerde, genel kimya sanayii ürünlerinde ve atom
silahı konusunda üstünlüğü Du Pont de Nemours tröstü elinde tutar.
İngiltere'de, Amerika'da olduğu
gibi, en büyük tekeller, ekonomiyi paylaşmışlardır. İngiliz Demir ve Çelik
Federasyonu,
[sayfa 174] İngiltere'nin başlıca metalurji
kumpanyalarını biraraya getirir. En önemli tekel Vickers-Armstrong savaş
sanayii konsorsiyumudur. Savaş araçları ve silah üretimi, askeri ve sivil
makine ve gemi yapımı, balon ve elektroteknik üretimi, bu tekelin
işletmelerinde toplanmıştır.
İkinci Dünya Savaşı sırasında,
konsorsiyum, İngiliz hükümetine 28.000 uçak, 164.000 ağır top, çok büyük
sayıda denizaltı sattı. Büyük Britanya'nın siyasal yaşamında en gerici öğe
konsorsiyumdur.
Kimya sanayiinde en önemli tekel,
İmperial Chemical İndustries tröstüdür. Boya üretiminin %40'ını, azot
üretiminin %95'ini elinde bulunduran bu tröst, büyük kimya sanayii
üretiminin %95'ini denetler ve kimyasal savaş maddelerinin üreticisi olarak
başta gelir, Brintanya'ya ait başlıca sanayi kollarıyla ve özellikle savaş
konsorsiyumlarıyla sıkı bağlar kurmuştur.
Fransa'da, bütün alüminyum
üretimini, Aluminium Français karteli denetlemektedir. Boya üretiminin %80'i
de Compangnie Francaise des Matieres Coloranter tarafından denetlenir.
Turizm alanındaki ulaşım araçları üretiminin yaklaşık %96'sı, dört tekelin
işletmelerinde toplanmıştır vb..
Batı Almanya'da en büyük tekel,
çelik tröstüdür. Bu tröst İkinci Dünya Savaşı öncesinde, 370 kumpanyayı
denetliyordu. Almanya'da ve diğer ülkelerde 220 şubesi vardı. Savaştan
sonra, Alman çelik tröstü, Amerikan sermayesiyle bütünleşerek yeniden
kurulmuştur. Ve bugün, Avrupa kömür ve çelik birliğine katılan başlıca
trösttür. (CECA).
Krupp, Thyssen ve başka konsorsiyumlar da
yeniden kuruldular. Bunlar, yalnız çelik değil, silah da üretiyorlar.
Kimyasal sanayiye egemen olan tekel "İ. G. Farben-Industrie" konsorsiyumudur
ki, İkinci Dünya Savaşı sonunda, Almanya'da 380 fabrikayı ve diğer ülkelerde
de 500 kumpanyayı denetliyordu. Bugün, ekonomik durumunu yeniden eski haline
getirmiştir.
Ülkede kilit noktalarını tutan büyük
tekeller, İtalya'da, Japonya'da, Belçika'da vb. etkinlik göstermektedirler.
[sayfa 175]
Tekeller ve Rekabet
Burjuvazinin ideologları, tekellerin
rekabeti kaldırdığını iddia ediyorlar. Oysa tekeller, rekabetle varolurlar.
İlkin, tekellerin egemenliğinin
kapitalist ülkeler ekonomisinde kendini göstermesine karşın, üretimin bir
tek dalında bile %100 tekelleşme çok seyrek bir istisnadır.
Tekele katılmayan (bunlar marjinal denilen işletmelerdir)
kapitalistler ile tekeller arasında rekabet vardır. Bu savaşımda,
tekeller, marjinal işletmeyi tekeller içine girmeye zorlamak ya da kesin
olarak ortadan kaldırmak için her çareye başvururlar.
İkinci olarak, tekellerin içinde
de rekabet vardır. Kartellere, sendikalara katılanlar, en iyi pazarlar,
üretimde en büyük pay uğruna didişirler. Tröst ve konsorsiyumlar da kilit
noktaları tutmak, büyük hisse senetleri paketlerini ele geçirmek ve kâr
paylarını bölüşmek için kapitalistler arası savaşım sürüp gider. Tekeller
içindeki çatışma, çok kez gizli bir nitelik taşır ve ancak çok ağır
durumlarda, bu, dışavurup tekelin çözülmesine varır. Çözülen bu tekelin
yerine de bir başkası geçer.
Üçüncüsü, tekeller, bir tek ve aynı
dalda da birbirlerine cephe alırlar. Bu durum (üretim) dalında bir tek
tekel olacağı yerde, birçok tekel bulunduğu takdirde sözkonusudur.
Dördüncüsü, emperyalizm döneminde,
rekabet, farklı üretim dallarındaki tekeller arasında çok keskin bir
nitelik kazanır. Örneğin, kömür ve metalurji tekelleri arasında olduğu gibi.
Tekelin, kapitalist ekonominin yöntemli
gelişmesi demek olduğunu ileri süren burjuva ideologlarının iddiaları
uydurmadır. Serbest rekabetten doğan tekel, serbest rekabeti ortadan
kaldırmaz. Onun yanısıra varlığını sürdürür. Tekeller egemenliğinde rekabet,
özellikle azgın ve soyguncu bir nitelik alır. Hasmını ezmek için, her türlü
hileye, şantaja, mali tertiplere, şiddete başvurmaktan kaçınmaz.
Emperyalizm, rekabeti ortadan kaldırmaz.
Bu, açıkça
[sayfa 176] "iki çelişik 'ilke'nin, emperyalizmi
niteleyen rekabetin ve tekelin birbirine bağlılığıdır; emperyalizmin
iflasını, yani sosyalist devrimi hazırlayan da budur". (V. Lenin,
Œuvres, Paris-Moscou, t. 24, s. 478.)
|